Anasayfa
Latest images
Kapı açıldı, içeriye doğru yürüyen adam 35 yaşlarında iyi giyimli, bakımlı bir erkekti. Acaba, kendisi mi hastaydı, yoksa bir yakını hasta da onunla ilgili mi gelmişti? Belki de kendisi hastaydı, ama başkasını bahane ederek buradaydı. Psikiyatri doktoru olarak neler görmüştüm bugüne kadar...
- Doktor hanım...
- Hoşgeldiniz, isminiz...
- İsmim Düş, soyadım Ün...
- Düş mü? Ne ilginç bir isim.
- Evet doktor hanım, annemle babam önce beni düşlemişler. Onlardan ilk öğrendiğim şey hayatta düş kurmanın önemi, her başarının önünde düş var. Düşünsenize birileri önce uçmayı düşledi, Ay'a gitmeyi düşledi. Düş, her zaman gerçekten önce gelir.
- Çok ilginç, hiç böyle düşünmemiştim. Evet, şikâyetiniz nedir?
- Benim bir şikâyetim yok. İnsanlar benden şikâyet ediyor. Aslında benden niçin şikâyet ediyorlar ben de tam anlıyor değilim. Benim tek yaptığım, herkese bir hediye vermek. Hediye almayı seviyorum, dolayısıyla hediye vermek istiyorum.
- Nasıl hediyeler bunlar?
- İsterseniz, size de bir hediye verebilirim... İşte hediyeniz: Randevulu geldiğim halde yaklaşık 25 dakika dışarıda bekledim. Sizce neler hissetmiş olabilirim?
- Özür dilerim, bir önceki hastanın görüşmesi uzadığı için sizi mua- yeneye geç almak zorunda kaldım.
- Sizi suçluyor değilim, bir mazerete de ihtiyacım yok. Sadece randevusunda geldiği halde, bir psikiyatri hastasının 25 dakika kapıda beklemesi nasıl olur bir düşünün, hissedin istedim. İşte benim hediyem.
- Ne biçim hediye bu?
- Hediye insanları mutlu eden bir şey değil midir? Yarın mutlu olmak istiyorsanız, değişik kriterlerde bugünden daha iyi olmalısınız. Hastalarınız daha çabuk iyileşmeli, teşhisleriniz daha az hatalı olmalı, yazdığınız ilaçlar ve dozları daha doğru olmalı ve hastalarınızı daha az bekletmelisiniz... Her eleştiri, bir iyileştirme fırsatıdır. Her iyileştirme fırsatı ise bir hediyedir. Siz hastaları iyileştirmekten, kendinizi iyileştirmeyi unutuyorsunuz.
- Peki şikâyetiniz nedir?
- Söyledim ya, çok fazla hediye veriyorum, insanlar benden şikâyetçi.
- O zaman onlar gelsinler doktora... Sizin bir şikâyetiniz yok anlaşılan.
- Ortada bir sorun varsa bu sorunun giderilmesi için birisinin sorumluluk üstlenip bir şey yapması gerekir. Örneğin, siz hastalarınızın bekletilmesi konusunda bir şey yapmazsanız, bu sorun sürer gider. Bir tanıma göre sorun, normal dışı durum demek. Doktor olarak işiniz, sorunu gidererek insanları normalleştirmek. Benim ihtiyaç duyduğum şeyse normal olmak ya da normalleşmek değil, normalden daha da iyi olmak. Marifet, bir insanı, bir konuda herkesten iyi yapmak, iyi bir koşucu, iyi bir satıcı, iyi bir anne, iyi bir memur, iyi bir müdür, iyi bir doktor yapmak.
- Peki, siz iyi bir hasta olmak için ne yapıyorsunuz?
- Ağabeyim bankada müfettiş. Ama işi sadece banka şubelerindeki sorunları yakalamak ve düzeltmek değil, bu sorunların tekrarlanmasını engelleyecek sistemler kurmak. Yani bir sorun tekrar tekrar yaşanıyorsa, insan bundan hiçbir şey öğrenmiyor demektir. Gelişmek, yaşanan sorunlardan öğrenmek ve onların tekrarlanmasını önlemektir. Ben iyi bir hasta olmak için, hastalığımın köklerini öğrenmek ve onun tekrar su yüzüne çıkmasını önlemek istiyorum. Nemli bir ortamda çalışırsanız romatizma olursunuz. Doktorlar ve başkaları sizi yersiz yere bekletirse sinir hastası olursunuz. Onun için çevremizin de iyileşmesi kritik.
- İyi de ben sizin için ne yapabilirim, sizin hastalığınız literatürde geçmiyor bile...
- Aslında itiraf edeyim, ben muayene olmaya gelmedim. Bir hastanız sizden şikâyetçiydi, kendisini defalarca bekletmişsiniz. Birinin bunun düzeltilmesi için bir şey yapması gerekiyordu. Bilmiyorum, siz ne yapacaksınız? Ağabeyim gibi sorunun tekrarlanmasını önlemek için bir şey mi yapacaksınız, yoksa benden sonraki hastalarınızı bekletmeye devam mı edeceksiniz?
- Düş kuracağım. Önce de hiçbir hastamı bekletmediğim bir düş...
- Doktor hanım...
- Hoşgeldiniz, isminiz...
- İsmim Düş, soyadım Ün...
- Düş mü? Ne ilginç bir isim.
- Evet doktor hanım, annemle babam önce beni düşlemişler. Onlardan ilk öğrendiğim şey hayatta düş kurmanın önemi, her başarının önünde düş var. Düşünsenize birileri önce uçmayı düşledi, Ay'a gitmeyi düşledi. Düş, her zaman gerçekten önce gelir.
- Çok ilginç, hiç böyle düşünmemiştim. Evet, şikâyetiniz nedir?
- Benim bir şikâyetim yok. İnsanlar benden şikâyet ediyor. Aslında benden niçin şikâyet ediyorlar ben de tam anlıyor değilim. Benim tek yaptığım, herkese bir hediye vermek. Hediye almayı seviyorum, dolayısıyla hediye vermek istiyorum.
- Nasıl hediyeler bunlar?
- İsterseniz, size de bir hediye verebilirim... İşte hediyeniz: Randevulu geldiğim halde yaklaşık 25 dakika dışarıda bekledim. Sizce neler hissetmiş olabilirim?
- Özür dilerim, bir önceki hastanın görüşmesi uzadığı için sizi mua- yeneye geç almak zorunda kaldım.
- Sizi suçluyor değilim, bir mazerete de ihtiyacım yok. Sadece randevusunda geldiği halde, bir psikiyatri hastasının 25 dakika kapıda beklemesi nasıl olur bir düşünün, hissedin istedim. İşte benim hediyem.
- Ne biçim hediye bu?
- Hediye insanları mutlu eden bir şey değil midir? Yarın mutlu olmak istiyorsanız, değişik kriterlerde bugünden daha iyi olmalısınız. Hastalarınız daha çabuk iyileşmeli, teşhisleriniz daha az hatalı olmalı, yazdığınız ilaçlar ve dozları daha doğru olmalı ve hastalarınızı daha az bekletmelisiniz... Her eleştiri, bir iyileştirme fırsatıdır. Her iyileştirme fırsatı ise bir hediyedir. Siz hastaları iyileştirmekten, kendinizi iyileştirmeyi unutuyorsunuz.
- Peki şikâyetiniz nedir?
- Söyledim ya, çok fazla hediye veriyorum, insanlar benden şikâyetçi.
- O zaman onlar gelsinler doktora... Sizin bir şikâyetiniz yok anlaşılan.
- Ortada bir sorun varsa bu sorunun giderilmesi için birisinin sorumluluk üstlenip bir şey yapması gerekir. Örneğin, siz hastalarınızın bekletilmesi konusunda bir şey yapmazsanız, bu sorun sürer gider. Bir tanıma göre sorun, normal dışı durum demek. Doktor olarak işiniz, sorunu gidererek insanları normalleştirmek. Benim ihtiyaç duyduğum şeyse normal olmak ya da normalleşmek değil, normalden daha da iyi olmak. Marifet, bir insanı, bir konuda herkesten iyi yapmak, iyi bir koşucu, iyi bir satıcı, iyi bir anne, iyi bir memur, iyi bir müdür, iyi bir doktor yapmak.
- Peki, siz iyi bir hasta olmak için ne yapıyorsunuz?
- Ağabeyim bankada müfettiş. Ama işi sadece banka şubelerindeki sorunları yakalamak ve düzeltmek değil, bu sorunların tekrarlanmasını engelleyecek sistemler kurmak. Yani bir sorun tekrar tekrar yaşanıyorsa, insan bundan hiçbir şey öğrenmiyor demektir. Gelişmek, yaşanan sorunlardan öğrenmek ve onların tekrarlanmasını önlemektir. Ben iyi bir hasta olmak için, hastalığımın köklerini öğrenmek ve onun tekrar su yüzüne çıkmasını önlemek istiyorum. Nemli bir ortamda çalışırsanız romatizma olursunuz. Doktorlar ve başkaları sizi yersiz yere bekletirse sinir hastası olursunuz. Onun için çevremizin de iyileşmesi kritik.
- İyi de ben sizin için ne yapabilirim, sizin hastalığınız literatürde geçmiyor bile...
- Aslında itiraf edeyim, ben muayene olmaya gelmedim. Bir hastanız sizden şikâyetçiydi, kendisini defalarca bekletmişsiniz. Birinin bunun düzeltilmesi için bir şey yapması gerekiyordu. Bilmiyorum, siz ne yapacaksınız? Ağabeyim gibi sorunun tekrarlanmasını önlemek için bir şey mi yapacaksınız, yoksa benden sonraki hastalarınızı bekletmeye devam mı edeceksiniz?
- Düş kuracağım. Önce de hiçbir hastamı bekletmediğim bir düş...
